Endüstriyel Tasarımda Dieter Rams Çağı

Fotoğraf: David Vintiner

Popun kralı dendiğinde aklımıza Michael Jackson, pizza denince İtalya ya da lokum denince de hemen Türkiye gelir. Söz konusu endüstriyel tasarım olduğunda ise bu durum Dieter Rams için geçerli diyebiliriz. Tasarım dünyasına kazandırdığı daha sade ama daha iyi anlayışıyla Rams, hayatı boyunca tasarımın hem gözü ve zihni yormaması hem estetiklikten ödün vermemesi gerektiğini savunan bir isim.

Rams, 1932 yılında aralarında usta bir marangozun da bulunduğu bir ailede hayata gözlerini açıyor. Çocukluğu boyunca büyükbabasının çeşitli mobilyalar yaptığı atölyesinde saatlerini, günlerini ve senelerini geçirdikten sonra eğitimini mimarlık alanında tamamlayan Rams’in kariyeri de hayatı da 1955 yılında bir elektronik firması olan ve hepimizin az çok aşina olduğu Braun’da çalışmaya başladıktan sonra tamamen değişiyor.

Bu süreçte Rams, kendisini önce ürün tasarımcısı daha sonra da Tasarımdan Sorumlu Baş Yönetici konumlarında bulruken Rams’in kırk beş senelik Braun macerası sırasında beş yüzden fazla tüketici elektroniği ürünü onun vizyonu liderliğinde üretiliyor. İşte bu sayede endüstriyel tasarımda pürüzsüz bir çağ başlamış oluyor.

Dieter Rams, aynı zamanda işlevselci tasarım hareketinin öncüsü olarak da görülüyor. Bir ürünün öncelikle işlevsel olması ve tasarımının ürünün işlevselliğinden ödün vermemesi düşüncesine dayanan bu hareket, Rams’in tasarladığı ürünlerde de kendini açık şekilde belli ediyor.

Rams, sadeliği ve şıklığı gündelik nesnelere taşıyan bir isim. Kendisinin aksine dönemin tasarımcıları tasarladıkları ürünlere kendi imzalarını en belirgin şekilde yerleştirme yarışındalarken Rams, tam tersini yaparak tasarımlarında kendi egosu dahil ekstra hiçbir öğeye yer vermiyor. Aynı zamanda tüketimciliğe ve savurganlığa da oldukça karşı olan Rams’in ürünlerinin kısa süre içerisinde işlevselliğini kaybetmesini beklemek de pek olası değil.

Görünüşü hemen dikkat çekmeyen, bunun yerine kullanımla daha çekici ve kalıcı bir estetiğe sahip ürünler yapmak istedim.

Dieter Rams

Günümüzün lider teknoloji markalarından Apple, teknolojik olarak dünyaya o kadar çok yenilik kazandırdı ki hepsinin insanlığın gelişmesine olan katkısındaki önemi tartışılmaz. Apple’ın ürünlerinde özellikle kendini belli eden detaylardan birisi de ürünlerin tasarımlarının sadeliği ve şıklığı. Zamanında Braun’u döneminin Apple’ı yapan Dieter Rams’in vizyonunun Apple ürünlerine olan etkisi, ürünlerin tasarımlarının neden diğer markalarınkilere göre daha öne çıktığı konusunda bize biraz fikir verebilir.

Apple’da uzunca bir dönem Tasarımdan Sorumlu Baş Yönetici konumunda çalışan Jony Ive’ın da tıpkı her sanatçı gibi kendisine büyükçe ilham veren ve ikon olarak gördüğü bir isim vardı: Dieter Rams. Öyle ki bu durum, Rams’in vizyonunun Apple ürünlerine de sıçramasına neden oldu. İlk iPod’la görmeye başladığımız bu tasarım dili sayesinde biz de Apple ürünlerinin tasarımlarını hem çok işlevsel hem çok şık bulmaya başladık.

Rams’e olan hayranlığını açıkça belli etmekten çekinmeyen Ive’ın Apple’a entegre ettiği bu vizyon, tıpkı Rams’in zamanında Braun’u öne çıkardığı gibi, Apple’ın da diğer firmalardan tasarım konusunda da hep bir adım önde konumlandırılmasına vesile oldu.

Braun T3 transistörlü radyo (sol), Apple iPod (sağ)

Dieter Rams sonrası pek çok farklı firmanın ürünlerindeki tasarımlarında benzerlik görüyor olabiliriz çünkü Rams’in tasarım dünyasına olan etkisinin kuvveti hiç de azımsanmayacak kadar güçlü. Endüstriyel tasarım alanında bu yüzden Rams’ten öncesi ve sonrası gibi klişe bir ayrıma bile gidilebilir.

Genel olarak Bauhaus hareketiyle bildiğimiz sanat ve endüstrinin buluşmasını gündelik objelere adapte eden Rams, bir de vizyonunu insanlara daha net anlatabilmek için en iyi tasarımı kendince on prensipe ayırarak tanımlıyor. Buna göre Rams için en iyi tasarım yenilikçidir, ürünü kullanışlı ve anlaşılır kılar, estetiktir, göze batmaz, dürüsttür, uzun ömürlüdür, en ince ayrıntısına kadar eksiksizdir, çevre dostudur ve mümkün olduğunca az tasarımdır.

Tasarımın insana ve içinde yaşadığı gerçeğe kayıtsız kalmasını tasarımdaki en büyük günah olarak nitelendiren Rams, en iyi tasarıma dair prensiplerden bahsederken de aslında insan ve insan hayatıyla ne kadar iç içe bir tasarım anlayışı olduğunun altını çiziyor. Henüz emekli olmadığı ve aktif olarak çalıştığı bilinen Rams, bir yandan tasarıma olan katkılarını sürdürürken bir yandan da dünyaya ilham vermeye devam ediyor.